Manidar bir kabullenme oldu bu benim için, yaşayarak öğrenmem gerekirken yaşatılarak öğrendim yine önemli bir evreyi. Ne yüzümü görmek isteyen gözler, ne adımı duymak isteyen kulaklar, ne de sevginin yumuşaklığı kalmıştı. Kulaklarımla duysam kalpten götürücek her bir cümleyi, gözümü kısarak okuyup odama atıyordum kendimi. Odamın en ücra köşelerinde bayılıp kalmak istiyorum fakat nafile ne geçicekti elime, napabilirdim ki bu kadar olan olay sonucunda, bunu mu buldunuz yönetmen kurtuluş yolu olarak ? Bitirilmiş ve gençlik hatası diye lanse ediliyordum, yıllarını üzmeye vermiş, tek yaptığı ağlatmak olan, sevgiliden katile dönüştürülmüş anlatılıyordum, insanlar benden soğumuş dün iyi diyenler hakkımda iyi konuşmaktan uzak her türlü olumsuzluğu üstüme eklemişler, hepsinin üstesinden kalkabileceğimi düşünmüşler sırf bunun için güldüm belkide sebepsizce gün içinde buna ne dersin yönetmen ? Sokaktan geçen birinden daha tanınmazım, dün "tanınmayanlardan" çok daha değersizim, çok daha hakarete kapıları açmışım neler olmuşsa söndürülmüş mumun tekrar yanma hevesinde değilde eriyip yok olmuş bir mumun yokluğundayım. Ayrılmak değilde bu kadar yok sayılmak belkide her geçen gün canımı yakıyordur, kimsenin düşünmediklerini yazıya döküp anlamanıza vesile olmak istediğimdendir belkide bunca yazı bunca karalama. Boşver ruhumu. Tekrar odadayım burası en az Duende kadar özel, Palas kadar yardımcı belkide ileride tanıtıcağım her bir karakter kadar içinde özellik barındırıyordu. En önemlisi burası en kritik muharebelerin alanı. Komutanda benim, en önde savaşan askerde, düşmanda bendim, esir düşen bir teğmende, hatta denizlerin mezar olduğu bir tabur bahriyelide. Ama en köşesinde bulunan bir kutu var ki milimine tonla kurşun değse bu odanın, delik bile açılamazdı en ince ayrıntısında. Hayatım boyunca var edeceğim o kutu biletlerden mektuplara, hediyelerden figürlere anlayacağın bir çok şeyin ev sahibiydi. Savaş alanında lalezardı. Var olucak o kutu savaş alanlarım değişse, odalarım biçimlense dahi . Bugün gözümde damlalara sebebiyet veren o kutu, elbette bir gün en güzel tebessümlerimede anılara yaptığı kadar özenle ev sahibi olucak. Tekrarlanmayacak o kutu, içine eskilerden eklentileri eklenecek, fakat açılmayacak kapağı her hangi bir yeni fişe dahi, yeni boyanmış saç tellerine, veya yeni yaşlarımda sürpriz sunulan patlamış balonlara bile. Geri döner mi herhangi bir anı, tekrar yaşanır mı tek bir köşesi İstanbul'un, deja-vu'lar gerçekleşir mi sorularım hayır olarak cevaplanıyordu yönetmen tarafından. Cevabını tasdikliyordu yönetmenin, her bir cümlesi Duende'nin, artı çevremin ve kulağıma geldiği kadarıyla çevresinin. Kabullenmek adı altında harekete geçirdim kamerayı sabahın 6'sında gece tonla kere uyandığımıda katarsan uyumuyordum gözüm dinleniyordu işte. Yurt dışı ile mailleşme olayına başladım tekrar, bu benim gelecek planım değil yanlış anlama okur kalp masajım. Kandırıyorum fakat sen de katıl buna yeter. Hayatım boyunca istemiyor muydum bunu neden her tuşa bastığımda üzülüyorum, kafam gidiyor, elim yazmak istemiyor anlamıyorum. Anlam vermekten korkuyordum fakat bu sefer anlamak istedim. Yok, yok anlamıyorum. Düşümce sistemimin yok olmaması için sudokular ve strateji oyunlarını kullanıyorum. Düşünememekten kaynaklanmıyordu bulamamam, çok dibe sürüklediğim gerçeklerdendi elbet ve aramaya üşeniyordu bedenim.
Çok atlıyorum konudan konuya sana geçmişimi değil dünü mü anlatıyorum okur belkide bugünüme dahi giriyorum. Sanada değinmek istiyorum son satırlarında bu karalamanın. İyice içini mahvediyorum okur, farkındayım sen kadar muzdaribim. Güçlü durmak istemiyorum, yoruldum o işten, en az kalemim kadar kusmak istiyorum her bir maskeye, en küçük tebessümümde günlerce ağzım ağrıyorken sana gülemiyorum işte kusura bakma okur. Aşmak için uğraş içindeyim, sonunda seni güldürüceğim, güzel anılara kapı aralayacağım zamanlar olucak, arkadaşlarıma ve sana dert anlatan değil, yüzlerinizde gülme olarak açılan biri olucam. Fakat korkarım ki bu ne yarın olucak, ne de zaman verebileceğim kadar yakın. Ne kadar dayanıcaksın okur bilmiyorum fakat unutmaz ve hala ben kadar sen de burda olursan, bunların hepsini ödeyeceğim. Şu anlık anca özür diliyorum her birinizden. Şimdilik yüreğimdekilere git diyemiyorum, fakat hakkını helal et diyecek kadarda geliştiremedim benliğimi. Ama evrildim okur tekrarlanmayacağından tekrarlanamayacağı gerçeğinde var oldum bugün. Yıkıntılarımı toparlamaya, betonlar altında kalmış duygularıma ve benliğime yardıma gidiyorum. Kendine dikkat et okur. Yönetmen, perdeleri kapat.

No comments:
Post a Comment